top of page
Sphere on Spiral Stairs

HALEFİYET

bb) Halefiyet:


TBK. m. 168/I, ödemede bulunan müteselsil borçlunun durumunu kuvvetlendirmek, rücu hakkını daha etkili kılmak için ona, tatmin ettiği alacaklıya halef olma hakkını tanımıştır. Gerçekten, sözü geçen maddeye göre, ödemede bulunan ve diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlu, ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur; onun yerine geçer. Halefiyet, alacaklıya ait hakların alacaklıyı tatmin ettiği ölçüde rücu hakkına sahip müteselsil borçluya geçmesidir. Bu suretle müteselsil borçta ifa, asıl alacağın ortadan kalkması değil, rücu hakkına sahip borçluya geçmesi sonucunu doğurur.



Burada sözleşmeden değil, kanundan doğan bir halefi.yet söz konusudur. Ancak, alacaklı ve ödemede bulunan borçlu isterlerse daha önce yaptıkları bir sözleşme ile halefiyeti ortadan kaldırabilirler. Kanunda bunu önleyen bir hüküm mevcut değildir. Rücu hakkına sahip birden çok borçlunun mevcut olması halinde, rücu alacağı, bunlar arasında teselsül ilkesine göre değil, her birinin rücu payına göre paylaştırılır


 • Borçlulardan birinin iflas etmesi halinde alacaklı ile rücu hakkı sahibi, alacaklarını masaya kaydettirebilirler; ancak alacaklının alacak hakkının üstünlük ve önceliği vardır.

Kanun koyucu ödemede bulunan borçlu lehine halefiyeti düzenlemekle rücuu kolaylaştırmak ve hatta bu hakkı teminat altına almak istemiştir. Bunun sonunda alacaklının alacağını temin eden kefalet ve rehin gibi teminatlarla işlemekte olan faiz de alacaklının hukuki bir işlemle bunları devretmesine gerek kalmaksızın kendiliğinden rücu hakkı sahibi borçluya geçer (TBK. m. 189). Teminatlar arasında taşınmaz rehni varsa, ödemede bulunan borçlu adının tapu sicilindeki alacaklılar siciline yazılmasını isteyebilir; taşınır rehninin ise kendisine teslim edilmesini alacaklıdan talep edebilir7^ Bunlardan başka alacaklının ispat araçları (deliller) ile borç senedinin teslimini, alacağın ileri sürülmesi için gerekli bilgi ve belgelerin verilmesini isteme hakkı vardır (TBK. m. 190).


Borçlu, kendi payından daha fazla ödemede bulunmuş olmakla birlikte, borcun tamamını ifa etmediği için alacaklıyı tam anlamıyla tatmin etmemiş olabilir. Bu takdirde ödemede bulunan borçlu diğer borçlulara karşı alacaklının haklarına sadece ödemede bulunduğu ölçüde halef olur. Alacağın ödenmeyen kısmında alacaklının hakkı devam eder. Müteselsil borçluların borcu temin amacıyla vermiş oldukları rehin ve kefalet gibi teminatlar da borcun ödenen kısmı ile ödenmeyen kısmını birlikte temin etmeye devam eder. Bununla birlikte alacaklının bunlar üzerindeki hakkı, borçlunun kısmi ödemesinden doğan rücu hakkına karşı öncelik taşır. Zira alacaklının rehin hakkı, borçlunun halefiyet yoluyla kazandığı rehin hakkından daha güçlüdür.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İspat Kavramı

Hukuki bakımdan ispat, uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyıp taraflar arasında çekişmeli bulunan vakıalara ilişkin olarak hâkimi kanunda öngörülen ispat araçlarını, yani delilleri kullanmak suret

 
 
 

Yorumlar


bottom of page