top of page
Sphere on Spiral Stairs

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Kararların İcrasını Kesinleşme Şartına Bağlayan Kuralın İptali

Anayasa Mahkemesi 30/6/2022 tarihinde E.2021/127 numaralı dosyada, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 7327 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen geçici 16. maddenin birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.


İtiraz Konusu Kurallar İtiraz konusu kurallarda; kamulaştırmasız el atmadan dolayı hak sahiplerince açılan bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararların kesinleşmedikçe yerine getirilmemesi, daha önce başlatılmış ve hâlihazırda devam etmekte olan icra takiplerinin de kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulması öngörülmektedir. Başvuru Gerekçesi Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kurallar uyarınca kararların icrası için kesinleşme şartının aranmasının alacağın tahsilini geciktirdiği, malike aşırı bir külfet yüklediği, ölçülü olmadığı, kamu yararı ile kişisel yarar arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu, mahkeme kararlarının uygulanma imkânının geçmişe etkili olacak şekilde zorlaştırılmasının hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmadığı, daha önce aynı konuyu düzenleyen hükümlerin Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olmasına rağmen benzer düzenlenmelerin yeniden öngörülmesinin adil yargılanma hakkını ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Mahkemenin Değerlendirmesi Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için taşınmaza ihtiyaç duyulması hâlinde kanunlardaki usul ve esaslara uygun biçimde kamulaştırma uygulamalarının yapılması gerekmektedir. Oysa kamulaştırmasız el atma fiilî bir durumu ifade etmekte, kamulaştırmaya veya mülkiyeti kamuya geçiren herhangi bir hukuki işleme dayanmamaktadır. Buna göre kamulaştırmasız el atma sebebiyle mahkemelerce hükmedilen bedel ve tazminatlar hukuka aykırı olarak ortaya çıkan fiilî durumun telafi edilmesi suretiyle tasfiyesini amaçlamaktadır. Bu bakımdan yalnızca mahkemelerce kamulaştırmasız el atma sebebiyle bedel ve tazminata hükmedilmesi değil hükmedilecek bedel ve tazminatların bir an evvel hak sahiplerine ödenmesi de hukuka aykırı fiilî durumun ortadan kaldırılmasının bir gereğidir. Mahkeme kararlarıyla hükmedilen bedel ve tazminatlar ödenmediği sürece gerçek anlamda bir telafiden veya tasfiyeden bahsetmek de mümkün olmaz. Kamulaştırmasız el atmalar sebebiyle bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararların icrası için kararın kesinleşmesi şartının aranması hak sahiplerinin hukuka dayalı olmayan işlemlerle uğradığı zararlarının telafisini geciktirmekte ve zorlaştırmaktadır. Hâlihazırda hukuka aykırı olarak mülkiyet hakkına müdahale edilmiş olan maliklerin ayrıca mahkemelerce hükmedilmiş olan alacak ve tazminatlarının ödenmesinin geciktirilmesi hak sahiplerine aşırı bir külfet yüklemekte, kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ölçüsüz biçimde sınırlanmasına neden olmaktadır. Ayrıca yürürlük tarihinden önce alacağın tahsili için başlatılmış icra takiplerine ilişkin düzenleme getirerek bu icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağını öngören itiraz konusu cümle, geçmişe etkili yasama tasarruflarıyla kararların uygulanma imkânının önemli oranda zorlaştırılması niteliğinde bulunduğundan devlete olan güven duygusunu zedelemekte ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmektedir. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralların Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.



Aynı Kapsamda Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin Kararı;

12. Hukuk Dairesi 2022/8643 E. , 2022/9416 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde; 2.3.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen ve miktar ve değeri Onbin Türk Lirası’nı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu hükümde öngörülen kesinlik sınırı, 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren kırk bin Türk Lirası’na, 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 1. ve 2. maddesi ile 28/02/2019 tarihinden itibaren elli sekiz bin sekiz yüz Türk Lirası’na, 01/01/2020 tarihinden itibaren yetmiş iki bin yetmiş Türk Lirası'na, 01/01/2021 tarihinden itibaren yetmiş sekiz bin altı yüz otuz Türk Lirası'na, 01/01/2022 tarihinden itibaren de yüz yedi bin doksan Türk Lirası'na çıkarılmıştır. Temyiz, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkindir. Somut olayda, mahkemenin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nin 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 2-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, dayanak ilamın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat ilamı olduğu, kesinleşmeden takibe devam edilemeyeceğini ileri sürerek icra emrinin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; davanın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, borçlu tarafından temyiz talebinde bulunulması üzerine Dairemizce; şikayete konu takip, 19.06.2021 Tarihli ve 31516 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7327 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanunun 21.Maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 16.Maddesi'nin yürürlük tarihi olan 19.06.2021 tarihinden önce olmakla, anılan madde doğrultusunda takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu, bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince takibin durdurulmasına karar verildiği, tarafların temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. 19.06.2021 Tarihli ve 31516 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7327 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanunun 21.Maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 16.Maddesinde ”Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4/11/1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.” düzenlemesi yer almakta olup, anılan maddenin hukuki el atmaları da kapsadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; takibe dayanak ... 1. İdare Mahkemesi’nin 2013/973 E. 2015/466 K. sayılı ilamının kesinleşmeden takibe konulduğu sabit olup, temyiz inceleme tarihi itibariyle de kesinleşmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar, İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin bozma kararına uyularak takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de; 04.08.2022 tarih ve 31913 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 30.06.2022 tarih ve 2021/127 E.-2022/85 K. sayılı kararı ile; 7327 Sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına dair Kanunun 21.Maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 16.Maddesinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Anayasa'nın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, yasama yürütme ve yargı organlarını bağlar. Yayımlandığı tarihten itibaren kural olarak derhal uygulanır. Öte yandan; bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmektedir. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK'nun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları). Bu sayılanların dışında, ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6, b ... 2001, s. 4738 vd). Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulu'nun 24/05/2017 tarih ve 2017/2-1607 Esas, 2017/968 Karar sayılı kararı). Tüm bu yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin 30.06.2022 tarih ve 2021/127 E.-2022/85 K. sayılı iptal kararı bir arada değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi’nce bozmaya uyulması, borçlu lehine usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Anayasa Mahkemesi’ nin iptal kararı üzerine takibe dayanak ilamın takibe konu edilmesi için kesinleşmesine gerek olmadığından Mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 10.06.2022 tarih ve 2022/297 E.-2022/355 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine, 27/09/2022 gününde oy biriliğiyle karar verildi.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page