top of page
Sphere on Spiral Stairs

ÖZEL HUKUKTA KESİN DELİL

Kesin deliller, hakimi bağlayan ve hakimin bu deliller üzerindeki takdir yetkisini ortadan kaldırarak, bu delillerin mevcudiyeti halinde aksine karar veremeyeceği delillerdir ve ikrar 21 , kesin hüküm, senet ve yemin olarak sayılmaktadırlar. Ancak, 6100 sayılı HMK’nın kabulüyle birlikte, ticari defterler de, usulüne uygun olarak tutulmuş oldukları takdirde, ticari davalarda kesin delil hükmündedir.


1- Senet


Senet, bir şahsın kendisi aleyhinde delil teşkil etmek üzere düzenleyip, karşı tarafa verdiği belgedir23. Bir kimsenin kendi iradesini yansıtan, kendi aleyhine hazırladığı ve sonuç doğuran yazılı bir belgenin senet niteliği taşıyabilmesi için, belgenin yazılı olması ve belgede belgeyi düzenleyen şahsın imzasının bulunması gereklidir.


HMK m.199-224 hükümleri arasında bir ispat aracı olarak belge ve senetler düzenlenmiştir25. Bir ispat şekli olan senetler, adi senetler ve resmi senetler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Adi senetler, resmi bir makam veya memurun katılımı olmadan hazırlanmış ve senedin taraflarınca yazılmış imzalanmış senetlerdir. HMK m.205/I’e göre, mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkâr edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılacaklardır. Adi senetteki yazının veya imzanın inkar edilmesi halinde, inkar etmek isteyen taraf, sahtelik iddiasında bulunmalıdır. Adi senedin sahteliğini iddia eden kimse, HMK m.208/III’e göre, bunu ön sorun olarak ileri sürebileceği gibi, bu hususa ilişkin ayrı bir dava da açabilecektir. Adi senetlerdeki sahtelik incelemesi, HMK m.211’e göre yapılacaktır. HMK m.106’da düzenlenen tespit davası, bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi için açılabilecektir. Resmi senet ise, bir makam veya memurun katılımı ile düzenlenmiş olan senetlerdir. Resmi senetler kural olarak noterler tarafından düzenlenmekle beraber, yargı organı tarafından, kanunla başka bir makam, merci veya kişiye de resmi senet düzenleme yetkisi verilebilecektir. ‘İlamların ve Resmi Senetlerin İspat Gücü’ başlıklı HMK’nın 204. maddesinde; ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağı, ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı düzenlenmiştir.


Resmi senetlerin sahteliğine ilişkin iddia, mevcut dava içerisinde karar bağlanamayacaktır. Resmi senetlerin, kesin delil olma vasfının ortadan kaldırılması ancak sahtelik davası ile mümkün olacaktır. Resmi senetlerdeki yazı veya imza inkar edildiğinde, adi senetlerden farklı olarak, bu husus, ön sorun olarak incelenemeyecektir.



2- Ticari Defterler


HMK m.222’ye göre 34 , mahkeme, ticari davalarda 35 tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilecektir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.


Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş̧ ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.


Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olacaktır. Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmekle beraber karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacaktır. Ticari defterler usulüne uygun olarak tutulmuş oldukları takdirde, nitelikleri gereği kesin delillerdir36. HMK m.219/II hükmüne göre, ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilecektir.


3-Yemin


Bir taraf usul işlemi olan yemin, taraflardan birinin, bir vakıanın gerçeğe uygun olup olmadığına ilişkin açıklamada bulunmasıdır.


HMK m.225’e göre, yemin, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalara ilişkin olabilir ki bu bağlamda bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılacaktır. 6100 sayılı HMK’nın yemine ilişkin hükümleri aslen 1086 sayılı HUMK’un yemine ilişkin hükümleriyle paralellik göstermektedir. Ancak HMK’da re’sen teklif edilen yemine ilişkin düzenlemeye yer verilmeyerek, sadece taraf yemini düzenlenmiştir. HMK’ya göre, yemini, ispat yükü üzerine düşen taraf, diğer tarafa teklif edecektir ve kendisine ispat yükü düşmeyen tarafa yemin teklif edilmesinin hiçbir hukuki sonucu olmayacaktır.


HMK m.226’da yemine konu olamayacak hususlar düzenlenmiştir. Buna göre, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği haller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalara ilişkin hususlar yemine konu olamayacaktır.


4-  Kesin Hüküm


Kesin hüküm, şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere, iki şekilde ortaya çıkabilir. Bir kararın şekli anlamda kesinliği ile ifade edilen, o karara karşı belli bir aşamadan sonra olağan kanun yollarına başvurulamayacağı ifade edilmektedir.


HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesine göre, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bu madde ile aslen maddi anlamda kesin hüküm düzenlenmiştir ve şekli anlamdan kesinliğin, maddi anlamda kesinliğin ön şartı olduğu belirtilmiştir.


Birinci fıkrasında kesin hükmün unsurlarının düzenlendiği maddenin, devamı fıkralarında ise kesin hükmün davanın tarafları ile üçüncü kişiler açısından sonuçları düzenlenmiştir. Buna göre, bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil edecektir. Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan ve davanın taraflarının küllî halefleri hakkında da geçerli olan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini davanın taraflarının birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya ferî zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir.


Maddi anlamda kesin hükmün yargılama hukukumuzda iki etkisi mevcuttur. Bunlardan birincisi, bir dava sonucunda elde edilmiş kesin hükmün, tarafları, dava konusu ve dava sebebi aynı olan ikinci bir davada etkili olması ve aynı hususta yargılama yapılmasına engel teşkil etmesidir. Tekrar aynı konuda karar verme yasağı sebebiyle, ikinci davanın reddi gerekecektir. Kesin hükmün bulunduğu hallerde, HMK m.114/I, b.i’ye göre, hakim, dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın esasına girmeksizin açılan ikinci davayı reddetmelidir. Maddi anlamda kesin hükmün ikinci etkisi ise, kesin hükmün kesin delil teşkil etmesidir. Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere, diğer bütün mahkemeleri bağlar. Kesin hüküm, ilgili olduğu konuda en azından resmi bir belge olarak dikkate alınmak ve değerlendirilmek zorundadır. Kesin hüküm, içeriğine göre ilgili olduğu hususun ispatında delil olarak kullanılır.


HMK m.204/I hükmüne göre, kesin hüküm, kesin delil niteliğindedir. Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılacak olan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus hakkında kesin delil teşkil eder. Örneğin, bir kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilmiş olan bir kesin hüküm, daha sonra kira alacağının ödenmesi için açılan eda davasında kesin delil teşkil edecektir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İspat Kavramı

Hukuki bakımdan ispat, uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyıp taraflar arasında çekişmeli bulunan vakıalara ilişkin olarak hâkimi kanunda öngörülen ispat araçlarını, yani delilleri kullanmak suret

 
 
 

Yorumlar


bottom of page