top of page
Sphere on Spiral Stairs

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASININ AÇILAMAYACAĞI HALLER

SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASININ AÇILAMAYACAĞI HALLER:


Aşağıdaki hallerde sebepsiz zenginleşme davası, zenginleşmeye rağmen açılamaz. Bu haller genellikle sebebe bağlılık ilkesi gereğince mülkiyet ve alacak hakkının kazanılamadığı durumlarla eksik borçların ifasından ibarettir.


  1. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifası:


Zaman aşımına uğramış bir borcu, alacaklı her zaman talep edebilir. Ancak, borçlu zamanaşımı def'inde bulunursa, hakim davayı reddeder (TBK. m. 161). Bu takdirde borç, eksik borç haline dönüşür. Ancak, borç eksik de olsa borçluya karşı mevcut olduğu için zamanaşımına uğramış bir borcun ifası, borç olmayan şeyin ifası değildir. Bu nedenle, borçlu isterse böyle bir borcu ifa edebilir ve böyle bir ifa, sebepsiz zenginleşme sayılmaz ve ödediği şeyin geri verilmesini isteyemez Borçlunun, borcun zamanaşımına uğradığını veya zamanaşımının anlamını bilip bilmemesi sonucu değiştirmez.


  1. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi:


Ahlakı bir ödevi yerine getirmek amacıyla hukuken mecbur olmadığı kimselere ödemede bulunan kimse, böyle bir kazandırmayla sebep olduğu zenginleşmeyi geri isteyemez. Örneğin ekonomik zorluklar içinde yaşayan bir yeğenine, her ay yardımda bulunan bir kimse, hukuken nafaka borçlusu olmamasına rağmen, yapmış olduğu ödeme ahlaki bir ödevin ifası anlamında olup, sebepsiz zenginleşme davasına konu olmaz. Ahlakı bir ödev, aslında hukuki anlamda bir borç değildir. Ancak, TBK. m. 78/II, ahlaki bir ödevin yerine getirilmesini de hukuki bir sebep saymış ve bu amaçla yapılan ifanın, sebepsiz olması iddiasını ortadan kaldırmıştır. İfada bulunanın, ahlakı ödevin yerine getirilmesini yanılarak gerçek anlamda bir borç sayması durumu değiştirmez22^ Buna karşılık, kendisini yanlışlıkla ahlakı bir ödevi yerine getirmek zorunda hisseden bir kimsenin ifası, sebepsiz zenginleşme teşkil eder.


  1. Diğer eksik borçların ifası:


Evlenme simsarlığından (TBK. m. 524), kumar ve bahis (TBK. m. 604) ile diğer ilişkilerden doğan borçlar da, eksik olmakla birlikte, borç niteliğine sahip oldukları için bunların ifası da, borcun ifası olup, sebepsiz zenginleşme sayılmaz. Hakim görüş haklı olarak bu tür eksik borçların ifasını zamanaşımına uğramış borçla bir tutmaktadır.


  1. Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey:


TBK. m. 81'e göre, hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey, geri istenemez. Bu maddede düzenlenen hüküm, TBK. m. 27'yi tamamlamaktadır. TBK. m. 27/1, içeriği hukuka ve ahlaka aykırı sözleşmeleri kesin hükümsüz saymıştır. Ancak, kesin hkümsüz bir sözleşmeden doğan edimler ifa edildiği takdirde, bunlar ilke olarak ya sebepsiz zenginleşme ya da istihkak davası ile geri istenir. Ne var ki, kanun koyucu, bu madde ile hukuka veya ahlaka aykırılık nedeniyle hükümsüz olan bir sözleşmeden doğan edimlerin ifası halinde, bu kurala bir istisna getirmekte ve bunların geri istenemeyeceğini hükme bağlamaktadır. Acaba maddi (şeye ilişkin) edimleri ifa eden kimse, sebebe bağlılık ilkesi nedeniyle bu şeylerin mülkiyetini kaybetmeyip; bunları istihkak davası ile geri isteyebilir mi? Bazı yazarlar buna müspet cevap verirken, bazı yazarlar burada da TBK. m. 81:in kıyasen uygulanmasını savunmaktadır. İstihkak davasını kabul edenler bunu, para edimleri dışındaki edimler için öngörmekte; buna karşılık para edimleri, misli şey olduğu, karşı tarafın malvarlığına girmekle onun diğer parasıyla karıştığı, bu nedenle de kazanıldığı, böylece 81. maddenin kapsamına girdiği, dolayısıyla bunların geri istenemeyeceği görüşündedirler22^ Tüketilen, telef veya yok edilen, iyiniyetli üçüncü kişiye devredilen şeylerde de durum aynıdır. Kanun koyucu, bu gibi hallerde verilen şeyin geri verilmeni ahlaki nedenlerle yasaklamakta, böylece hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etmek amacıyla bir şey veren kimseyi korumamaktadır.


TBK. m. 81'in ikinci cümlesine göre hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etmek amacıyla verilen şey geri istenememekle birlikte, şeyi veren kimse böyle bir dava açarsa hakim, verilen şeyin bu kimseye değil de Devlete mal edilmesine karar verebilir.


TBK. m. 81'e göre hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etmek amacıyla verilen şeyin geri istenememesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir.


a)Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç:


Verilen şey karşılığında gerçekleştirilmesi amaçlanan sonuç, hukuka veya ahlaka aykırı olmalıdır. Hukuk düzenine aykırı bir davranışla elde edilen sonuç, hukuka aykırı bir sonuçtur. Bu itibarla suç teşkil eden bir fiilin işlenmesini konu edinen her sözleşme, TBK. m. 27/I'e göre hukuka aykırı bir sonuç içerir, dolayısıyla hükümsüz olur. Verilen şeyin geri istenememesi, amaçlanan sonucun hukuka aykırı olmasına bağlı olup, böyle bir sonucun borçlu tarafından gerçekleştirilip gerçekleştiril- memesine bağlı değildir228. Örneğin, A, B ile C'yi öldürmesi için anlaşıp,ona on bin lira vermişse, B, öldürme fiilini icra etmese bile, A, ona vermiş olduğu parayı geri isteyemez.


Ahlaka aykırı bir sonucun elde edilmesi için verilen şeyler de geri istenemez. Şeyin verildiği zaman ve yerde, toplumda yaşayan dürüst, makul ve orta zekadaki kişilerin anlayışlarına aykırı düşen bir sonuç, ahlaka aykırı sayılır. Örneğin evlilik dışı ilişki kurmak, rüşvet suçunu işlemek için verilen şeylerde elde edilmek istenilen sonuç ahlaka aykırıdır.


b) Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonuç elde etme kastı:


Şey, hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucu gerçekleştirmek kastıyla verilmiş olmalıdır. Burada şeyi verenin sübjektif durumu, yani kastı söz konusudur. Dolayısıyla, maddenin uygulanabilmesi için şeyi verenin, kasten hareket etmesi, davranışının hukuka veya ahlaka aykırı olduğunu bilmesi ve sonucun gerçekleşmesini istemesi gerekir. Kast, gerçek kast olabileceği gibi, muhtemel kast da olabilir230. Bu maddenin uygulanması için ihmal yeterli değildir. Şeyi veren, iyiniyetle davranmış ve verme fiilinin hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu bilmiyor ise, yanılma sonucu borç olmayan bir şeyi ödemiş olur ki, bu takdirde vermiş olduğu şeyi geri isteyebilir.


c) Tasarruf işleminin yapılmış olması:


TBK. m. 81, "verilen şey geri istenemez" demektedir. Bundan, kazandırmanın fiilen yerine getirilmiş, dolayısıyla "verme edimi"nin ifa edilmiş, kısaca tasarruf işleminin gerçekleştirilmiş olması gerekir. Maddenin açık metnine göre borçlandırıcı işlemler buraya girmez. Dolayısıyla, taraflardan biri borçlandırıcı işlemle hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucu gerçekleştirmek amacıyla karşı tarafa belirli bir söz vermiş olsa, bu işlem TBK. m. 27/I'e göre batıl olup alacaklı, borçludan edimin ifasını isteyemeyeceği gibi, borçlu da borçlanmış olduğu edimi yerine getirmekten kaçınabilir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
İspat Kavramı

Hukuki bakımdan ispat, uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyıp taraflar arasında çekişmeli bulunan vakıalara ilişkin olarak hâkimi kanunda öngörülen ispat araçlarını, yani delilleri kullanmak suret

 
 
 

Yorumlar


bottom of page