DAVA ÇEŞİTLERİ
- gözde pasin
- 15 Oca
- 5 dakikada okunur
Dava Çeşitleri (HMK m. 105-113) Dava çeşitleri farklı şekillerde sınıflandırılabilir.
Ancak en çok rastlanılan sınıflandırma talep edilen hukuki korumaya göre yapılan sınıflandırmadır.
Buna göre davalar şu şekilde ayrılabilir:
• Eda Davaları
• Tespit Davaları
• Belirsiz Alacak ve Tespit Davaları
1. Eda Davaları • İnşai (Yenilik Doğuran) Davalar Kanunda ayrıca farklı dava türleri 105-113. maddeler arasında düzenlenmiştir. Eda davası yoluyla mahkemeden, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesi talep edilir. Eda davalarında şahsi veya ayni haklara ilişkin talepler öne sürülebilir. Davalıdan olumlu veya olumsuz bir edada bulunması istenilebilir. Eda davası sonunda mahkeme talebi reddederse, hakkın mevcut olmadığı tespit edildiği için bu bir tespit hükmüdür. Eda davası kabul edilirse, hak tespit edilmiş olur. Tespitin yanında, dava konusu talebin yerine getirilmesi davalıya emredilir. Yerine getirilmediği takdirde ilamlı 29 icra yolu ile zorla alınabilir. Bu sebeple hükmün icra yolunda problem çıkarmayacak şekilde açık ve net yazılması gerekir. HMK’ndaki düzenlemeler büyük ölçüde bu dava türü üzerine kurulmuştur.
2. Tespit Davaları Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Diğer davalardan farklı olarak davacı tespit davası açmakta (güncel) hukuki yararı olduğunu açıkça ortaya koymalı ve ispat etmelidir. Tespit davası ile elde edilecek olan yarara başka bir hukuki yol veya başka bir dava türü ile ulaşılabiliyorsa, tespit davası (kural olarak) açılamaz. Tespit davaları olumlu (müspet) veya olumsuz (menfi) olabilirler. Örneğin İİK’ndaki “Borçtan Kurtulma Davası” bir menfi tespit davasıdır. Bir borcun olmadığının tespiti istenmektedir. Tespit davasının konusunu mutlaka somut hukuki ilişkiler oluşturmalıdır, maddi vakıaların tespiti istenemez. Mahkeme esas incelemesi sonunda verdiği her iki karar da (red veya kabul), tespit hükmüdür. İlamlı icra yoluyla talep edilmeleri mümkün değildir. Çünkü edaya yönelik bir emir içermezler. Yargılama giderlerine ilişkin olan kısmı ise ilamlı icraya konu olabilir. Tespit davası sonunda verilen hüküm, daha sonra açılacak eda davasında kesin delil olarak kullanılır.
3. Belirsiz Alacak ve Tespit Davaları Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir. Belirsiz alacak davaları aslında eda davalarıdır. Eda davalarından farklı olarak, talep sonucunda istenilen alacağın tam olarak belirlenememesidir. Eda davalarında dava dilekçesinde talep sonucunun tam ve açık olarak yazılması gerekir. Aksi takdirde iddianın genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınır. Bu durumda ancak karşı tarafın rızası veya ıslah ile arttırmak mümkündür. Ayrıca zamanaşımı sadece ilk istenen miktar için kesilmiş olur. 30 31 Belirsiz alacak davasında ise davacı, kendi bildiği ve tespit edebildiği kadarıyla alacağını belirtmek zorundadır. Geri kalan kısım yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Artık rıza veya ıslaha gerek yoktur. Ancak bu sadece bir kere yapılabilir. İkinci bir arttırma için yine rıza veya ıslah gerekecektir. Belirsiz alacak davaları sadece para alacakları için açılabilir. Konusu para olmayan alacaklar için açılamaz. Dava açıldığı zaman tam olarak tespit edilemeyen maddi tazminat talepleri ve manevi tazminat talepleri için de belirsiz alacak davası açılabilir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sırasında talep edilecek rakamı da içerecek şekilde kesilir, sadece dilekçedeki kısım için kesilmez. Talep dava sırasında uygun şekilde arttırıldığı zaman eksik harç mahkemece tamamlatılır. Belirsiz alacak davası açılabilecek hallerde tespit davası da açılabilir. Bu durumda hukuki yarar var kabul edilir.
4. İnşai Davalar İnşaî dava yoluyla, mahkemeden, yeni bir hukuki durum yaratılması veya mevcut bir hukuki durumun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun ortadan kaldırılması talep edilir. Bir inşaî hakkın, dava yoluyla kullanılmasının zorunlu olduğu hâllerde, inşaî dava açılır. Kanunlarda aksi belirtilmedikçe, inşaî hükümler, geçmişe etkili değildir. Bir hukuki durumun kurulması, kaldırılması veya değiştirilmesi için, davacının tek taraflı iradesinin yeterli olmadığı veya bu konuda tarafların anlaşmasının mümkün olmadığı, bunun ancak bir mahkeme kararıyla sağlanabileceği durumlarda açılan davalara inşai dava veya yenilik doğuran dava adı verilir. İnşai davalar mutlaka inşai bir hakka dayanırlar. İnşai haklar kural olarak tek tarafın iradesi ile de kullanılabilen haklardır. Eğer taraf inşai hakkını bu şekilde kullanabiliyorsa (örneğin sözleşmenin feshi) inşai dava açılamaz. İnşai davanın reddi tespit hükmüdür. Kabulü ise bir inşai hükümdür. Aksine düzenleme yoksa inşai hükümler geriye yürümezler (örn: boşanma davası, tüzel kişiliğin feshi). Bazı durumlarda ise kanundan ötürü geçmişe yürür (örn: ölüme bağlı tasarrufların iptali, nesebin reddi, babalık davası). İnşai hükümlerin icrasına gerek yoktur. Kendiliğinden sonuç doğururlar. Ancak inşai hükümle birlikte eda hükmüne de yer verilmişse (örneğin boşanma davasında nafakaya hükmedilmesi), hüküm ilamlı icraya konulabilir. Ayrıca yargılama giderlerini içeren kısım da yine ilamlı icraya konu olabilir.
5. Terditli (Kademeli) Davalar Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.
6. Seçimlik Davalar Seçimlik borçlarda, seçim hakkı kendisine ait olan borçlu veya üçüncü kişinin bu hakkı kullanmaktan kaçınması hâlinde, alacaklı seçimlik dava açabilir. Seçimlik davada mahkeme, talebin hukuka uygun olduğu sonucuna varırsa, seçimlik mahkûmiyet hükmü verir. Seçimlik mahkûmiyet hükmünü cebrî icraya koyan alacaklı, takibinin konusunu, mahkûmiyet hükmünde yer alan edimlerden birine hasretmek zorundadır. Ancak, bu durum, borçlunun, diğer edimi ifa etmek suretiyle borcundan kurtulma hakkını ortadan kaldırmaz. Mutlaka seçimlik borç olmalı, ayrıca seçim hakkı borçluya veya üçüncü kişiye bırakılmış, bu kimseler de bu hakkı kullanmaktan kaçınmış olmalıdırlar. Seçme hakkı alacaklıya aitse, seçimlik dava açılamaz. Hüküm de seçimlik olarak çıkar, icra takibinde alacaklı bunlardan birini seçmelidir, fakat borçlu diğer edimi de yerine getirip kurtulabilir.
7. Davaların Yığılması (Objektif Dava Birleşmesi) Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır. Davalı aynı olmalıdır. Taleplerin her biri asli talep olmalıdır. Aynı yargı çeşidi içinde bulunmalıdır. Tümü bakımından ortak yetkili bir mahkeme bulunmalıdır. Aynı mahkeme görevli olmalıdır. Tarafların aynı olması dışında talepler arasında herhangi bir bağlantı olması gerekmez. Gerçekte her bir ayrı dava olduğu için mahkeme her bir talep hakkında ayrı ayrı karar vermelidir. Tahkikat aşaması birlikte olduğu için usul ekonomisine katkı sağlar.
8. Mütelahik Dava (Yarışan Haklara Dayanan Dava) Davacının tek bir talebi vardır, fakat bu talep birden çok hukuki sebebe dayanmaktadır. Davanın konusu (vakıalar) tektir, fakat bu konuda birden fazla hukuki düzenleme olduğu için her biri uygulanabilecek durumdadır. Vakıaları taraf getirir, hukuku ise hâkim uygular. Hâkim olaya en uygun hukuki dayanağı uygulayacak ve buna göre bir hüküm kuracaktır.
9. Kısmi Dava Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez. Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı dava kısmi davadır. Kısmi dava sadece niteliği itibariyle bölünebilir talepler için söz konusu olabilir. Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa bile, bu dava tam dava sayılıp, geri kalan haklarından feragat etmiş sayılamaz. Feragat açık beyanla olmalıdır. Kısmi davada verilen kesin hüküm, ek davada (yapılan vakıa değerlendirmesi bakımından) kesin delil olur.
10. Topluluk Davası Dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilir.
Comments